
Okuduğumuz, izlediğimiz,
dinlediğimiz herhangi bir ortamda şu komutu yapsak; CTRL+F “merak” hangi
sıklıkta bu sözcükle karşılaşırız acaba? Aslına bakarsanız bunu birçok alanda
düşünen, tartışan araştırmalar mevcut. Fakat bu yazımda, var olan araştırmalara
değinmekten çok konuya dair düşündürücü olmayı hedeflemekteyim.
Fark ettim ki son zamanlarda kendi
yaşantımda bu sözcükle sıklıkla karşılaşıyorum. Bunun birçok sebebi olabilir.
Bunlardan bir tanesi elbette bu kavram üzerine düşünüyor, araştırıyor, okuyor
ve yazıyor olmam. Bir başka nedeni ise bunu benim gibi yapan kişilerin artmış
olması, merak kavramına dair farkındalıkta yüzyıllardır yaşandığı gibi bir
değişimin nüksediyor olması.
Merak kavramı da her şey gibi
değişimden nasibini almıştır. Karşımıza ilk çıktığı varsayılan Adem ile
Havva’dan tutalım, Antik Çağ’da filozoflarca pek çok yoruma sebep olmasına,
Orta Çağ’da insanlıkla paylaştığı karanlık döneme, 17. Yüzyılda yaşadığı
yükselişe ve günümüzde de artan bir seyirle araştırmalara konu olması ve
eğitimdeki yerinin önemine uzanan yolculuğunda
merak her zaman üzerine düşünülen, konuşulan bir kavram olmuştur. Bugün de
özellikle psikoloji ve eğitim konusunda meşgul olan insanlarca dikkat edinilen
değişkenlerden biri halini almıştır.
İnsanlık için beslenme, barınma,
üreme gibi üç temel güdünün yanı sıra dördüncü temel güdü olarak merak
öngörülmektedir. Peki, pek çok tanımı olan bu kavram size neyi ifade
etmektedir? Herhangi bir şeye duyulan ilgiyi mi? Karşı komşunun evinden
yükselen güzel kokuların cevabını aratan duyguyu mu? Okuma yaparken altını
çizdiğiniz yeni kelimenin açıklamasını ararken yaşanan keşfi mi? Bu liste uzar
gider. Her ne şekilde tanımlanırsa tanımlansın hayatımızın bu kadar içinde olan
bu kavramın amaca uygun yorumlanabilmeye ihtiyacı var.
Eğitimde Reform Girişimi bu ortak
ihtiyaçtan yola çıkmış ve 2019 yılında merak kavramına dair oluşturduğu atasözleri
çalışmasında görülmeye değer bir kitapçık sunmuştur. Haydi, biz de dünyayı yeni
keşfeden bebekler gibi teknolojinin de bize sunduğu nimetlerden yararlanarak
önce kendimize, meraka dair düzenleyerek; “Nedir?”, “Kimdir” sorularını
soralım. Sonra daha derinlemesine düşünmemizi sağlayacak “Neden?”, “Nasıl?” gibi
sorularla biraz kafa yoralım.
Zira
meslek edindirmeye yönelik altyapısıyla eğitim sistemimiz bolca meslek sahibi
bireyler –birçoğu mesleklerini icra edecek fırsatlar bulamasalar da…- yetiştiriyor. Göz ardı edilemeyecek nokta ise
mesleğinde fark yaratabilen bireylerin sahip olduğu niteliklerdir. Tam da şu
anda, “Dünya gerçekten de daha fazla meraklı öğrenciye ihtiyaç duymaktadır.”
